1- Allahû Tealâ farz kılmış: Allah'a ulaşmayı dileyeceksiniz.
2- Sonucu söylemiş: Kim Allah'a ulaşmayı dilemezse, gideceği yer cehennemdir.
3- Allahû Tealâ mükâfatı söylemiş: Kim Allah'a ulaşmayı dilerse onun gideceği yer mutlaka cennettir.
4- Allahû Tealâ tarihi misalini vermiş. Sahâbeyi misal olarak göstermiş.
Öyleyse sevgili okuyucular. Tekrar soruyorum size: Bu bir müjde değil mi? Sadece bir tek dilekle (Allah'a ulaşmayı dilemekle) bütün insanların cennete girmesi mümkündür. Belki konunun bundan sonraki kesimlerini bilmeyen insanlar bize sual soracaklardır.
- İyi de, bu kişi Allahû Tealâ'ya ulaşmayı dilemiş ama görevlerini yapmıyor. Nasıl kurtulacak?
Sevgili okuyucular, kim Allah'a ulaşmayı dilemezse o görevlerini yapmaz. Zaten yola da giremez, girdiğini zanneder. Ama kim Allah'a ulaşmayı dilerse o, görevlerini mutlaka yapar. Neden biliyor musunuz? Çünkü Allah yaptırır. Onun içine, o vazifeleri yapma aşkını koyan, ondan vazgeçmesini imkânsız kılan Allah'tır. Kişi, Allah'a ulaşmayı diledi mi, o ibadetlerini yapma konusunda derin bir istek duyacaktır. Bakınız ne diyorum: Ne kadar açık ve kesin, ne kadar kolay bir olay. Diyorum ki, bırakın kendinizi Allahû Tealâ'ya, O size namazı sevdirsin, O size orucu sevdirsin, O size zikri sevdirsin, O size bütün güzellikleri yaşatsın, O. Siz yapmayacaksınız, O yaptıracak. İçinize namaz sevgisini, oruç sevgisini, zikir sevgisini O koyacak sevgili okuyucular. Öyleyse bir insan Allah'a ulaşmayı dilesin de ibadetlerini yapmasın; hayır, bu mümkün değil.
Sevgili okuyucular, Allah'a inananlar, onlar Allah'a inanıyorlarsa, Kur'ân'a da inananlardır. Eğer Kur'ân'a inanıyorlarsa doğruyu söylediğimizi her zaman tespit etmek imkânının sahibidirler. Bütün sözlerimiz kasete alınır. Hangi noktada bir tereddütünüz varsa alın o konuyla alâkalı kaseti, açın Kur'ân-ı Kerim'i önünüze. Kaseti dinleyin, Kur'ân-ı Kerim'in âyetlerine bakın, aynen oraya oturduğunu göreceksiniz. O söyletiyor.
Sevgili okuyucular, şimdi soruyorum size: Kıyâmet günü geldi. Siz, hayatı boyunca namaz kılan, oruç tutan, zekât veren, hacca giden, "Lâ ilâhe illallâh Muhammeden resûlullah" diyen birisiniz. Ama Allah'a ulaşmayı size öğretmediler, bilmiyorsunuz. "Bana öğretmediklerine göre ben bilmiyorum, benim ne kabahatim var?" diye diye cehenneme gideceksiniz sevgili okuyucular.
Biliyorum ki, bizi ilk defa duyanların (Allah'ın bu büyük hakikatlerinden haberdar olmadıkları için) içlerinde şeytanın bütün o insanlara verdiği bir şey var: Bu kadar insan, dînlerini bilmiyor da, yalnız O mu biliyor? (Bizden bahsediyorlar.) Ama gelecek yıllarda, çok değil sevgili okuyucular, önümüzdeki 3 veya 4 yıl içinde herkes öğrenecek Allah'ın hakikatlerinin bunlar olduğunu. Çünkü bir gün insanlar tahkik etmek mecburiyetini duyacaklar. "Ne söyleniyor?" diyecekler. "Söylediklerini Kur'ân-ı Kerim'den bir kontrol edelim bakalım, bu sahtekâr ne söylüyor?" diyecekler. (Bizim için bu ifade kullanılıyor; sahte peygamber, sahtekârmışız.) İyi de sevgili okuyucular, bir küçücük sual sormaya hakkımız yok mu? Bu sahtekâr nasıl oluyor da şeytanı yere vuruyor, nasıl oluyor da insanları şeytanın elinden kurtarıyor. Öyleyse dikkat edin, şeytan ne diyor? Ne dediğini onlardan dinleyin, diyormuş ki: "Allah'a insan ruhunun ulaşmayı dilemesi diye bir şey yoktur Kur'ân-ı Kerim'de." Efendim?
Allahû Tealâ Kur'ân-ı Kerim'inde eğer Allahû Tealâ'ya ulaşmayı dilemezseniz gideceğiniz yer cehennemdir. Eğer, Allah'a ulaşmayı dilerseniz o zaman da kurtuluşunuz kesin diyor.
2- Sonucu söylemiş: Kim Allah'a ulaşmayı dilemezse, gideceği yer cehennemdir.
3- Allahû Tealâ mükâfatı söylemiş: Kim Allah'a ulaşmayı dilerse onun gideceği yer mutlaka cennettir.
4- Allahû Tealâ tarihi misalini vermiş. Sahâbeyi misal olarak göstermiş.
Öyleyse sevgili okuyucular. Tekrar soruyorum size: Bu bir müjde değil mi? Sadece bir tek dilekle (Allah'a ulaşmayı dilemekle) bütün insanların cennete girmesi mümkündür. Belki konunun bundan sonraki kesimlerini bilmeyen insanlar bize sual soracaklardır.
- İyi de, bu kişi Allahû Tealâ'ya ulaşmayı dilemiş ama görevlerini yapmıyor. Nasıl kurtulacak?
Sevgili okuyucular, kim Allah'a ulaşmayı dilemezse o görevlerini yapmaz. Zaten yola da giremez, girdiğini zanneder. Ama kim Allah'a ulaşmayı dilerse o, görevlerini mutlaka yapar. Neden biliyor musunuz? Çünkü Allah yaptırır. Onun içine, o vazifeleri yapma aşkını koyan, ondan vazgeçmesini imkânsız kılan Allah'tır. Kişi, Allah'a ulaşmayı diledi mi, o ibadetlerini yapma konusunda derin bir istek duyacaktır. Bakınız ne diyorum: Ne kadar açık ve kesin, ne kadar kolay bir olay. Diyorum ki, bırakın kendinizi Allahû Tealâ'ya, O size namazı sevdirsin, O size orucu sevdirsin, O size zikri sevdirsin, O size bütün güzellikleri yaşatsın, O. Siz yapmayacaksınız, O yaptıracak. İçinize namaz sevgisini, oruç sevgisini, zikir sevgisini O koyacak sevgili okuyucular. Öyleyse bir insan Allah'a ulaşmayı dilesin de ibadetlerini yapmasın; hayır, bu mümkün değil.
Sevgili okuyucular, Allah'a inananlar, onlar Allah'a inanıyorlarsa, Kur'ân'a da inananlardır. Eğer Kur'ân'a inanıyorlarsa doğruyu söylediğimizi her zaman tespit etmek imkânının sahibidirler. Bütün sözlerimiz kasete alınır. Hangi noktada bir tereddütünüz varsa alın o konuyla alâkalı kaseti, açın Kur'ân-ı Kerim'i önünüze. Kaseti dinleyin, Kur'ân-ı Kerim'in âyetlerine bakın, aynen oraya oturduğunu göreceksiniz. O söyletiyor.
Sevgili okuyucular, şimdi soruyorum size: Kıyâmet günü geldi. Siz, hayatı boyunca namaz kılan, oruç tutan, zekât veren, hacca giden, "Lâ ilâhe illallâh Muhammeden resûlullah" diyen birisiniz. Ama Allah'a ulaşmayı size öğretmediler, bilmiyorsunuz. "Bana öğretmediklerine göre ben bilmiyorum, benim ne kabahatim var?" diye diye cehenneme gideceksiniz sevgili okuyucular.
Biliyorum ki, bizi ilk defa duyanların (Allah'ın bu büyük hakikatlerinden haberdar olmadıkları için) içlerinde şeytanın bütün o insanlara verdiği bir şey var: Bu kadar insan, dînlerini bilmiyor da, yalnız O mu biliyor? (Bizden bahsediyorlar.) Ama gelecek yıllarda, çok değil sevgili okuyucular, önümüzdeki 3 veya 4 yıl içinde herkes öğrenecek Allah'ın hakikatlerinin bunlar olduğunu. Çünkü bir gün insanlar tahkik etmek mecburiyetini duyacaklar. "Ne söyleniyor?" diyecekler. "Söylediklerini Kur'ân-ı Kerim'den bir kontrol edelim bakalım, bu sahtekâr ne söylüyor?" diyecekler. (Bizim için bu ifade kullanılıyor; sahte peygamber, sahtekârmışız.) İyi de sevgili okuyucular, bir küçücük sual sormaya hakkımız yok mu? Bu sahtekâr nasıl oluyor da şeytanı yere vuruyor, nasıl oluyor da insanları şeytanın elinden kurtarıyor. Öyleyse dikkat edin, şeytan ne diyor? Ne dediğini onlardan dinleyin, diyormuş ki: "Allah'a insan ruhunun ulaşmayı dilemesi diye bir şey yoktur Kur'ân-ı Kerim'de." Efendim?
Allahû Tealâ Kur'ân-ı Kerim'inde eğer Allahû Tealâ'ya ulaşmayı dilemezseniz gideceğiniz yer cehennemdir. Eğer, Allah'a ulaşmayı dilerseniz o zaman da kurtuluşunuz kesin diyor.
Yorumlar
Yorum Gönder