Allahû Tealâ, insan adı verilen bu mahlûkunu yaratmış. Bütün kâinatta üstün kılmış. Ve her şeyi onların kanalıyla gerçekleştiriyor. Öyleyse her şeyin en güzel olduğu demek ki Allahû Tealâ ile olan ilişkilerimizde bir, bizi yaratan var. Bir de yaratılan olarak, mahlûk olarak biz varız. İşte böyle bir dizayn söz konusu. Ve Yaratan her şekilde bizi mutlu etmeyi istermiş. Bizden istediği tek bir şey var; o mutluluğa lâyık olmak konusunda çalışmamız.
Öyleyse böyle bir dizaynda işte Allahû Tealâ, bizden sadece bizim mutluluğumuzu diler. Başka bir talebi hiç olmamıştır. Ve bunu gerçekleştirmek için de her türlü yardımı yapmaya hazır. Bizleri öylesine sever ki mutluluğumuz, Allahû Tealâ’nın İndi’ndeki en güzel standardı ifade eder. Öyleyse O, her şeye kaadirdir. En güzelini emreder. Öyleyse bize düşen şey; Allahû Tealâ ile aramızdaki ilişkiyi Allah’ın emrettiği biçim ve boyutta gerçekleştirmek.
Allah ile olan ilişkiler sadece mutluluğa dönük bir özellik taşır. Çünkü Yaratan, öyle yaratmış. İstediği bir tek şey var: Bizim saadetimiz. İstediği bir tek şey var: Bizim mutluluğumuz. Allahû Tealâ hepimizden, bizlerin hepsinden bizim saadetimizden, bizim mutluluğumuzdan başka bir şey istemiyor. Böyle bir talebi yok Allahû Tealâ’nın. O, sadece bizim mutluluğumuzu istiyor. Bizim saadet içinde bir hayat geçirmemizi istiyor. O, her şeye kaadir olandır. Ve bütün programını bu minval üzere gerçekleştirmeyi düşünüyor. Her şeyin en güzeli O’nda.
İşte o zaman biz insanlara düşen şey ne? Allah’ın bizim için uygun gördüğü, hedef gösterdiği mutluluğu yaşamak. Buraya kadar çok güzel. Allahû Tealâ bizim mutlu olmamızı istiyor. Biz de mutlu olmak istiyoruz. Ve üzerimize düşen şey, bu mutluluğu gerçekleştirmek. Ama orada durun bakalım şimdi. Orada problem başlıyor. Çünkü şeytan var. Ve şeytanın da tek istediği şey bizim mutsuzluğumuz, huzursuzluğumuz. Yetmez, başlangıçta bir de yardımcısı var iblisin; nefsimiz. Nefsimiz, sadece afetlerden oluşmuş vaziyette. Ve afetler de bizi mutsuz edecek ne varsa hepsini gerçekleştirmeye çalışır.
Öyleyse hasletler ve afetler. İşte böyle bir dizayn bütün insanlar için en güzele ulaşmanın hedefine yöneliktir. Nefsimiz neden bu hedefe yöneliktir? Çünkü değişmek sürecinin daha güzele ulaşmanın; en güzele ulaşmanın imkânlarının sahibidir. Evet, başlangıçta bütün insanlar için söz konusu olan şey Allah’ın güzelliklerini yaşamaktır, bütün insanlar için mutluluğu yaşamak. Böylece bütün insanlar için hedef mutluluğu yaşamaksa buna mâni olan şey, nefsimizin afetleri. Değişmek süreci içerisinde yaratılan nefsimiz bizim için bir engeldir. Bu engeli yok etmek mecburiyetindeyiz.
Öyleyse böyle bir dizaynda işte Allahû Tealâ, bizden sadece bizim mutluluğumuzu diler. Başka bir talebi hiç olmamıştır. Ve bunu gerçekleştirmek için de her türlü yardımı yapmaya hazır. Bizleri öylesine sever ki mutluluğumuz, Allahû Tealâ’nın İndi’ndeki en güzel standardı ifade eder. Öyleyse O, her şeye kaadirdir. En güzelini emreder. Öyleyse bize düşen şey; Allahû Tealâ ile aramızdaki ilişkiyi Allah’ın emrettiği biçim ve boyutta gerçekleştirmek.
Allah ile olan ilişkiler sadece mutluluğa dönük bir özellik taşır. Çünkü Yaratan, öyle yaratmış. İstediği bir tek şey var: Bizim saadetimiz. İstediği bir tek şey var: Bizim mutluluğumuz. Allahû Tealâ hepimizden, bizlerin hepsinden bizim saadetimizden, bizim mutluluğumuzdan başka bir şey istemiyor. Böyle bir talebi yok Allahû Tealâ’nın. O, sadece bizim mutluluğumuzu istiyor. Bizim saadet içinde bir hayat geçirmemizi istiyor. O, her şeye kaadir olandır. Ve bütün programını bu minval üzere gerçekleştirmeyi düşünüyor. Her şeyin en güzeli O’nda.
İşte o zaman biz insanlara düşen şey ne? Allah’ın bizim için uygun gördüğü, hedef gösterdiği mutluluğu yaşamak. Buraya kadar çok güzel. Allahû Tealâ bizim mutlu olmamızı istiyor. Biz de mutlu olmak istiyoruz. Ve üzerimize düşen şey, bu mutluluğu gerçekleştirmek. Ama orada durun bakalım şimdi. Orada problem başlıyor. Çünkü şeytan var. Ve şeytanın da tek istediği şey bizim mutsuzluğumuz, huzursuzluğumuz. Yetmez, başlangıçta bir de yardımcısı var iblisin; nefsimiz. Nefsimiz, sadece afetlerden oluşmuş vaziyette. Ve afetler de bizi mutsuz edecek ne varsa hepsini gerçekleştirmeye çalışır.
Öyleyse hasletler ve afetler. İşte böyle bir dizayn bütün insanlar için en güzele ulaşmanın hedefine yöneliktir. Nefsimiz neden bu hedefe yöneliktir? Çünkü değişmek sürecinin daha güzele ulaşmanın; en güzele ulaşmanın imkânlarının sahibidir. Evet, başlangıçta bütün insanlar için söz konusu olan şey Allah’ın güzelliklerini yaşamaktır, bütün insanlar için mutluluğu yaşamak. Böylece bütün insanlar için hedef mutluluğu yaşamaksa buna mâni olan şey, nefsimizin afetleri. Değişmek süreci içerisinde yaratılan nefsimiz bizim için bir engeldir. Bu engeli yok etmek mecburiyetindeyiz.

Yorumlar
Yorum Gönder